top of page

işimiz gücümüz yalan dolan

"Yaradılanı seviyoruz, yaradandan ötürü". Var mı ötesi? Var!

Sevmiyoruz.. Ne yaradanı, ne yaradılanı.

Bırak insanı, yurttaşı, vatandaşı… Kardeşi, evladı, eşi dahi sevmiyoruz.

Sevmiyoruz işte. Ama, gevrek gevrek, seviyormuş gibi yapıyoruz.

İçinde yuvarladığımızın o çembere ayak uyduranı, bize dayatılan ideal ülküye parazit olmayanı, çıkarımıza çomak sokmayanı, içimizde haz duygusu uyandıranı, kendini bize tepe tepe kullandıranı seviyormuş gibi, “beğeniyoruz”.

Bir tutam merhamet, bir tutam güvenlik, yeterince ihtiyaç, yeterince çıkar karışımından oluşmuş kişisel besinimize “sevgi” diyoruz. O kadar!

Tanrı sevgimiz bile, buram buram çıkar kokuyor. Pazarlık usulü ilerliyor alışveriş, sevginin dozunu ölüm korkusu belirliyor.

Bu yüzden de, burnumuzun dibinde sapır sapır ölenlere, acılara, sürünenlere karşı kör taklidi yapıyoruz. Tümünü tek komutla unutuyoruz. Hatırlarsak ne olur? Sizce bu sevgisizliğimizle, bu taşlaşmışlığımızla, bu riyakarlığımızla yüzyüze gelsek, ayakta durabilir miyiz? Ben söyleyeyim, dururuz. Hem de dimdik! Çünkü, o mükemmel aklımız kendi güvenliği için bu trajediyi bizden uzaklaştıracak bir makul sebep bulur hemen.

Korkuyoruz. Çok korkuyoruz, bu nedenle de bizim gibi olanlarla kenetlenip, içine kapalı güvenlik alanları oluşturuyoruz. Sevmediğimiz için paylaşmak istemiyoruz, kimseye bir şey vermek istemiyoruz ama herkes bize versin durumundan da çıkmıyoruz. Düşmansız bir yaşam alanını yaratma becerisinden, samimiyetinden çok uzağız, çok, öyle böyle değil, çok…!

Her geçen gün biraz daha, oynadığı körebe de girdiği dehlizinin derinliklerinde, talihini kazıyor ademevladı.

öne çıkanlar
en yeniler
arşiv
etiketler
Henüz etiket yok.
takip edin:
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • images
bottom of page