

Bayer Monsanto'yu neden aldı?
Malum, Bayer Monsantyo’yu satın aldı. Hani, hepimizin dostu, dünyanın en ‘masum’ hapı Aspirin’i üreten, Alman kimya devi Bayer var ya? Adı kötünün kötüsüne çıkmış, mahallenin affedersiniz şeyi durumundaki, “GDO’cu şeytan” Monsanto’yu satın aldı. Hem de 66 milyar ABD doları verip aldı. Artık Monsanto adı yeryüzünden silinecek. Sen şurada iki paralık sucuk ekmek için sekiz saat düşün, adam şak bastı 66 milyarı, kaptı şeytanı. Çok para, Türkiye’nin yıllık ihracatı 140 milyar d


insanın idam seyri arzu
Olayın tam adı: İdam Töreni. Törenlik bir şey yani, bir tür kutlama. İyi de, neyi kutluyoruz? Haydi bakalım, neymiş kutlanan. "Nerede o eski idam şenlikleri azizim?" Ahhhh, ah ... görecektiniz nasıl bir şenlik havasıydı o idam günleri İstanbul'un. Sultanahmet bir gün öncesinden foşur foşur yıkanır, köşede bucakta çıkmış dikenler, otlar temizlenir, gül suları serpiştirilirdi. Dedim ya şenlik havası, idam değil panayır mübarek. Tören dedik ya...! Baş köşeye dar ağacı kurulur, k


aile boyu iktidar sevdası
Efendim, fotoğrafımız Bush ailesinden. Bushgiller şahaneler... değil mi? Baksana şu fotoğrafa. Sevgi ve neşe ekranlardan taşıyor. Sanma ki böyle bir fotoğraf için o giysileri giyip, öyle bir salona kurulup, objektife gülümsemek yeterli. Sıkıysa kalk da yap! Hiç de öyle değil. Buyurun bakalım Bushgillere. Nasıl çıktı bu poz ortaya? Sene 1761 Timothy Bush doğuyor, 1 Nisan günü. Dünyaya gelmiş en büyük şaka. Bushgillerin müjdecisi. Timothy nalbant, aynı zamanda demirci de. Ortal


temiz toplum
Geçen gün Sivas'da, oto yıkama servisinde patron, bir çalışanı işini aksatıyor diye sandalyeye bağlamış, sabunla yıkayıp, tazyikli suyla durulamış, tüm olan biteni de birilerine kaydettirmiş. Sonra da paylaşmış sosyal medyada, "ey ahali yargı-hüküm-ceza sistemimizi gör". Filmde görülüyor, adam zor nefes alıyor, ama patron keyifli. Muhtemelen orada, bunu izleyen bir kaç kişi daha vardı. İzleyenlerin gevrek kahkahaları kulaklarınıza kadar geliyordur. Bilenler bilir, yıllar önce


kuzey medeniyetinde sterilizasyon sorunu
Geçenlerde Estonya ve Letonya'yı ziyaret ettik. "Ziyaret" dediysem, kutsal görev değil elbet, bizimki tatil. Beğendik mi? Beğendik. Nesini? Düzenli ve "steril" görünümü etkileyiciydi. Burada anahtar sözcük "görünüm" olurdu, herhalde. Bir tür, "imge" bu. Medeniyet kavramının, düzen algısı üzerinden imgesel tezahürü. Vay anam vaaay, ne cümle oldu ...! Mesela, mesela ... Mesela sokaklarda, kırlarda, ormanlık alanlarda hiç sokak köpeği yok. Diyeceksin, "köy köy dolaştın mı nankör


Hem sen kimsin lale?
Bir ara yazmıştım, lakin şu kara günlerde, hain Avrupa’nın demokrasimize yönelik saldırıları karşısında bir kez daha “sen kimsin” temalı bu yazıyı yayınlamak suretiyle, dünya aleme göstermek istedim ki, aslında “biz kimiz”. Mesela kaç tane tıp fakülten var, ey portakal lalesi Hollanda? Dokuz. Komiksin komik...! Nazi egzaması Almanya ...? Otuz dokuz. Etti 48. Fagot kılıklı Avusturya’da altı tane var, toplam 54. Türkiye’de ? 82 ...! Mehteran gelsin, gümbür gümbür davullaaarr...
insan neyle beslenir?
"İnsan var biçim biçim, ölürem insan için.
Alem bana düşmandır, insan sevdiğim için.
Hele goooy gooy goy ..." İnsan sevgisinin goy goyluğuna dair, İzzet Altınmeşe tarafından, zamanında dile getirilmiş bir mazlum eserdir. "Kin kanatlı kimlik zararlıları kimlerdendir?" Gibi bir soruyla ömür geçirmiş derinkuyu pompası değilsen mesela, bilemezsin “insan neyle beslenir?”. Dünya denilen şu toplu ahır sisteminde besiye çekilmiş insan türünün, et ve süt verimini ne versek arturo ui
kim ne derse desin ...
“Çobanlığı kabul ettiğinde henüz 28 yaşındaydı, koyunların peşinden gitmeye mahkum olduğunu söyledim...”.
F. Kafka Kafka, ne demek istemiş?
Ama dur, bu söz Kafka’nın değil ki?
Bunu Henry Ford, J.F. Kennedy için söylemiş.
Kennedy başkan adayı olunca “seçtiğin geleceği bil de öyle seç kaderini” anlamında.
Nasıl?
Jackie’nin sözüdür, “her geçen gün daha da sıradanlaşıyordu, sokaktaki adamdan farkı kalmamıştı ki, öldürüldü”. Şaka tabii, işin aslı sözü söyleyen Vaftizci Ya
Selim - 3
Dün bizim Selim geldi, dertli.
Kahramanını kaybetmiş.
"Düşmüştür" dedim, ağlamaya başladı.
Baktım sidiklinin boyu 10 santim kısaldı.
La havle.
"Ulan oğlum, o kahraman zaten 'düş müştür' demek istedim.
Aaaa... zır da zırrr, ağlıyor oğlan.
O koca beden, içine içine, gömüldü de gömüldü.
Omuzundan yakaladım, zaten kalmış iki parmak.
"Düş dedim düüüş... sen onu nerede arıyorsun?" Kahraman önemli.
Senin, şu taşlı tozlu dünyadaki var oluşuna dayanak oluşturur.
Sanırsı
kahraman ihtiyacı arttı
Bizim gibi mit dünyasının parçası olmaktan kurtulamamış toplumların, 'kahraman' ihtiyacı hiç bitmiyor.
Çünkü, benliklerde 'kahraman' arketipi capcanlı.
Her zaman, savaşılacak ejderlerimiz, canavarlarımız var.
Birey, ancak o ejderi yendiğinde, vaad edilen Kaf Dağı'na (ya da kralın kızına veya prense veya o zümrüt ülkesine) kavuşacak.
Anlayacağınız, biz hala keloğlan masalının sayfaları arasındaki cümle parçaları halinde yaşıyoruz şu hayatı. Bizim dünyamızda güncel olan