şu bizim Charles - II
(Bir yıl geçmiş üstünden, hey gidi Charles) Fransız bir arkadaşımla Anadolu'nun bir köyünde düğüne davet edildik.
Düğün, dernek işlerinden pek haz etmem ama bizim Charles tutturdu, "Türk gelenekleriyle tanışmak istiyorum, gidelim".
Dedim, "oğlum kaşınma."
Dedi, "geleneksel Anadolu düğünü". Akşam olunca, muhtar bizi otelden aldı.
Düğün evinin kapısında iki davul, iki zurna. Bir kaç delikanlı, kendi hallerinde halay çekiyorlar.
Manzarayı görünce, bizimkinin içi eridi, da
şu bizim Charles - I
Fransız bir arkadaşımla Anadolu'nun bir köyünde düğüne davet edildik.
Düğün, dernek işlerinden pek haz etmem ama bizim Charles tutturdu, "Türk gelenekleriyle tanışmak istiyorum, gidelim".
Dedim, "oğlum kaşınma."
Dedi, "geleneksel Anadolu düğünü". Akşam olunca, muhtar bizi otelden aldı.
Düğün evinin kapısında iki davul, iki zurna. Bir kaç delikanlı, kendi hallerinde halay çekiyorlar.
Manzarayı görünce, bizimkinin içi eridi, daldı halaya.
Tam işi kapmıştı ki, halay başı
birlik beraberlik halleri - 2
Her işin başı "birlik - beraberlik" Taksim Starbucks'da sıra bekliyorum, Arap olduğunu anladığım, üç çocuklu bir aile, sırayı yoksayıp, lök diye yapıştı tezgaha.
Kızdık tabii...kızdık da ne mi yaptık?
Geleneksel Anadolu söylenme sanatından döktürmeye başladık.
"Araplar şöyle, Araplar böyle... "
O sırada, kuyruktan bir yabancı çıktı, bizim vıdı vıdı vici performansını hiçe sayarak, bunların yanına gitti, Alman aksanlı ingilizceyle, "ingilizce biliyor musunuz?" diye sordu.
sivilim sivişelim
“Türkiye’de sivil toplum ne durumda?” Yuvarlanıp gidiyor işte, ne olsun? Ekşili Antep işi... Sizce Türkiye’de sivil toplum örgütlü mü? Mesela, kaç dernek var şu memlekette? Salla, salla, kimse gerçek rakam peşinde değil. Gerçek sandığın da yalan zaten. Ohooo... o ne ki? 103 bin derneğimiz var. Nasıl? Aslında, toplamda 257 bin de, 155 binini kapattık. Bize kalsa kapatmazdık da, oldu işte! Çok değil, Fransa’da 1.5 milyonu geçti dernek sayısı. Diyeceksin “onlar Fransa”. Kooperat
uçuş - 4
Nasıl da temiz yüzlü bir kadındı.
Hani, “üstünden masumiyet akıyor” derler ya, öyle bir şey. Uçağa binmek üzere beklediğimiz kuyruğa yanaştı.
Bir elinde oldukça kirlenmiş, irice, pembe bir bavul, diğer elinde fermuarlı siyah spor çantası, omzunda da bilgisayar çantası.
“Bu kadar donanımla nasıl yanaşacak?” diyen gözlere baka baka, ben dahil, en az 30 kişiyi arkada bırakıp, önlerde bir yere yerleşti. Sonra, üstündeki masumiyeti akıta akıta uçağa girdi.
Önce, pembe bavulu h