top of page

uçuş - 2

Erzurum havaalanı, uçağa binmek üzere sıraya girdim. Bir genç kadın, cep telefonu kulakta, yere baka baka, ağıııır ağır, magma kıvamında bir hızla, kuyruğa paralel ilerliyor.

Belli ki arkadaş sızacak. Derken, başka bir genç kadın, geniş basenine "hadi ordan" diyen, yandan beyaz çizgili bordo eşofmanı ve lacivert, topuksuz, kelebek tokalı ayakkabıları ile, telefon kulakta, rahvan bir tempoda, sızıntı harekatını başlatan öncü kuvvetin arkasına takıldı.

Öndeki, bir ihtimal telefonla konuşmuyor, sadece "ay ben çok meşguldüm, kuyruğu fark edemedim, çok pardon" özürüne kılıf niyetine o alet orada. Oysa, bordo eşofmanla harekata katılan kahraman, telefonda anneden şamar yiyor hepimizin huzurunda. "Ya anne yaaaa, ben geri zekılımıyııımmm, adam bana öööle dedi işteee.. geri zekalıııı, yalan mı söylüyom şimdi beeen, geri zekalı adam vermedi bi şiii diyom işte..." Annenin eli telefondan çıkıyor, gözümüzün önünde, şrrraaak! Geri zekalıııı... "Geri zekalııı" diye diye, kız kuyruğun en önüne geçiyor.

Bu çağrıyı duyan arkamdaki orman cini, elindeki sekiz porsiyon hacıbaba dönerine aldırmadan, kalçama kafa atarak beni safdışı bırakıp, bordo eşofmanlının ardına geçiyor. Daha kapı açılmamış ve annenin telefondan çıkmış eli geri çekilmeye fırsat bulamamıştı ki, arkamda 10 dakikadır düzenli sırada bekleyen kim varsa bu derinlerden gelen çağrıya kulak verip, orman cininin arkasında, 16'lı düzende bir sıra oluşturuyorlar. Bir anda en arkada kalınca anlıyorum ki, bordolu kızın "geri zekalı adamm" dediği benim. O ruh hali içinde uçağa biniyorum. Yerim 14B, çıkışta yer bulmuşum, daha ne isterim? Yerime doğru ilerlerken orman cinini görüyorum, bana bakıp, acı acı gülüyor. Aldırmadım, dedim "bunların topu cin, sen işine bak". Yerime oturdum, ortadayım ama önüm açık. Biraz sonra karakucak güreşlerinde baş altı şampiyonu olduğundan şüphelendiğim bir orman cini gelip pencere kenarındaki koltuğa, bir plazma kıvamında "serildi". Serilmesiyle birlikte, arkadaşın sağ kolu böğrüme girdi, şimdi elense çekecek, yağ işi olmasa bari... Allah'tan önüm geniş.

Derken sağımdaki koltuğa da başka biri geldi, bu elflerden. Tanıdım, elinde fotomaç var. Elflerin en tipik özelliği gazeteyi katlamadan okurlar. Hal bu olunca gazetenin bir sayfası yüzüme yapıştı, neyseki önüm boş. Bu halde uçak kalktı, hiç ihtimal vermemiştim ama, kalktı. Pilot kesin yer cücesi, Gnome yani. Kalkar kalkmaz bizim güreşçinin dirseği böbrek ile safra kesesi arasında bir yeri eşelemeye başlamaz mı? "Allahhh!" Dedim, içime cin kaçacak hem de güreşçi olanından. Çözdüm kemeri, attım kendimi arkada bir boş koltuğa. "Şükür" diye diye bitti yolculuk, uçak yere iner inmez yeraltı varlıklarının topu ayağa fırladı. Bizim bordolu bir eliyle telefonu açtı hemen, öbür eliyle tepedeki kapağı, poşet çekiştiriyor, orman cini hacıbaba dönerlerini kaptı, güreşçi elinde tespih pilot kapısına dayandı ki uçağın daha on dakika pistte gidecek yolu vardı. Ya Rabbim burası Nibelungen ülkesi, onu anladım da, bu fakirin yolu bu macerada da yüzüğü bulamadan mı bitecek?

öne çıkanlar
en yeniler
arşiv
etiketler
Henüz etiket yok.
takip edin:
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • images
bottom of page