aile boyu iktidar sevdası
Efendim, fotoğrafımız Bush ailesinden.
Bushgiller şahaneler... değil mi?
Baksana şu fotoğrafa.
Sevgi ve neşe ekranlardan taşıyor.
Sanma ki böyle bir fotoğraf için o giysileri giyip, öyle bir salona kurulup, objektife gülümsemek yeterli.
Sıkıysa kalk da yap!
Hiç de öyle değil.
Buyurun bakalım Bushgillere.
Nasıl çıktı bu poz ortaya?
Sene 1761 Timothy Bush doğuyor, 1 Nisan günü.
Dünyaya gelmiş en büyük şaka.
Bushgillerin müjdecisi.
Timothy nalbant, aynı zamanda demirci de.
Ortalıkta araba olsa lastik satacak, ne yapsın?
Timothy'nin oğlu Obadiah Bush 1797'de doğuyor.
Erken yaşta evden ayrılıp işini kurmuş, köşeyi dönmüş bir girişimci o.
Aferimler ona.
Obadiah'nın yedi çocuğu olmuş ki bunlardan biri James Smith Bush.
James Smith Bush avukat, rahip, teoloji yazarı.
Oğlu Samuel Prescott Bush büyük bir sanayici - işadamı.
Onun oğlu, Prescott Bush önce banker, sonra senatör oluyor.
Prescott'un bir oğlu George H. W. Bush sırasıyla CIA başkanı, ABD başkan yardımcısı ve başkanı oluyor.
Maşallah!
Prescott'un diğer oğlu Jonathan Bush.
Jonathan dediysek, arkadaşımız değil elbet (zaten yaşı uymuyor), 1931 doğumlu Jonathan, o da Yale mezunu (tüm aile Yale'den neredeyse), bir aralar bankerlik yapıyordu, o sırada kuzenler başkan falan olunca, onun CEO'luk yaptığı banka (Riggs Bank) Suudiler için para aklama ve benzeri işlere aracılık yapıyor (bence dedikodu).
Sonra, Jonathan kuzeni George H.W. Bush başkan olunca, onun petrol şirketindeki işlerini düzenlemeye yardımcı oluyor.
Neymiş?
Her işin başı sevgi - saygı - dayanışma.
İşte ben bu Amerikalıların bu huyuna bayılıyorum.
Petrol şirketi dediysek, devasa bir şey değil, butik şirket gibi.
1977 yılında kuruluyor, adı Arbusto Enerji.
Şirketin tarihi epey karışık ama şu detay önemli, iş yaptığı en önemli aile, Suudi Bin Ladin ailesi.
Bin Ladin'ler de Suudi Arabistan'ın en büyük inşaat şirketi.
Elbette Suudi hanedana yakınlar.
11 Eylül - Bin Ladin ?
O kendini bilmezin biri, takılmayalım.
Suudi'ler ve Bushgiller elele ...
Ne dedik? Önemli olan, dostluk - sevgi - dayanışma.
Bizde de öyle değil mi?
Bushgiller ile Suudi'ler arasındaki ilişkinin temelinde 'sevgi' olduğundan dirhem kuşkumuz yok.
Haşa...!
Dönelim hikayeye, George H.W. Bush'un oğlu, ünlü George W. Bush önce Texas valisi, ardından ABD başkanı oluyor.
Olup da ne yapıyor?
İnsanlık için barış ve sevgi projesini, tıpkı babası gibi piyasaya sürüyor.
Rahmetli Özal da çok severdi bu baba Bush'u, unutmuyoruz.
Sev kardeşim, eliniiii ver banaaaa...
Al kardeşim ...
Konumuz demokrasinin cici hanedanları.
Nereden geldi aklımıza bu konu?
Komşuda, İlhan Aliyev eşi Mehriban Aliyeva'yı kendine yardımcı yaptı ya.
Ondan geldi.
Yadırgamadık tabii, neden yadırgayalım ki?
Rahmetli Haydar Aliyev de oğlu İlhan'ı yerine veliaht bırakmıştı.
Diyeceksin, "orası Azerbaycan".
Sanıyorsun, diğerleri öyle değil.
İktidar sevdasının doğusu batısı olmaz.
O koltuk var ya, o koltuuuuk!
Oğlan da otursun, kız da, hanım da, yeğen de, dünür de ...
Partick Joseph Kennedy senatör idi.
Oğlu Joseph P. Kennedy İngiltere Büyükelçisi oldu, onun oğlu John F. Kennedy ABD'ye başkan oldu. Diğer oğlu Ted senatör oldu, diğer oğlu Robert de senatör oldu, sonra başkan adayı da oldu.
Bir sonraki jenerasyondan Patrick Joseph Kennedy ve Joseph Patrick Kennedy (nasıl isimler bunlar böyle?) politika sahnesine yapışıp kaldılar.
Detay detay yazsak, bu Kennedy hanedanlığı Bushgilleri ikiye katlar, lakin bunlar hep dram, hep dram... Of ki offf.
Of offf da, esas of Jackie'ye.
Varmayacaktı o Onasis'e.
O kadar söyledik, "gitme" dedik, "parayla saadet olmuyor" dedik... ama dinleyen kim...
Malum, biz ABD başkanlarını severiz.
Ama, içlerinde en çok Bill Clinton'u sevdik, çünkü o bizim memlekete gelince Erkan bebeği kucağına aldı, bebek de onun burnunu sıktı, milletçe bu tablodan içlenip, ağladık.
Bu mübarek Clinton familyası var ya?
Öyle böyle değil.
Kennedy'ler bunların yanında çekirdek aile.
"Çıt", ahanda bitti.
Dünyada koltuğa yapış yapış olmaktan, kıçları evrimsel olarak koltuk şekline girmiş ender insan soyudur bunlar.
İlk oturuş 1700'lerde.
Dikkatli bak, tam yedi nesil öncesi.
Aşağıdaki fotoğrafı görülen arkadaş, Charles Clinton, hanedanlığın bir numarası.
Sömürge döneminin generali ve politikacısı.
Onun çocukları James ve George Clinton'lar senatör oluyorlar.
İkisi birden.
James sonra başkan yardımcısı da oluyor.
George da mı oluyor başkan yardımcısı?
Herhalde, aradan epey zaman geçti, net hatırlayamıyorum.
New York valisi oldu ama.
James'in oğlu DeWitt Clinton, 1802 yılının New York senatörü.
Yıllar boyu New York belediye başkanlığı da yaptı.
Efsane adam.
Sonrasını ne siz sorun, ne de ben söyleyeyim, James G. Clinton, Charles Clinton ... taa Bill Clinton'a kadar geliyor zincir.
Monica olmasa ... Ah o Monika...!
Ya Trump..?
Obama da öyle.
Bu ikisi gariban.
"Amaaan, ABD'yi bize örnek gösterme, onların ne olduğunu dünya biliyor".
Doğru, biz Kanada'ya bakalım mesela.
Yeni aşkımız Kanada başbakanı Justin Trudeau.
Yakışıklı, halktan biri, mültecileri seviyor, yoga da yapıyor, daha ne olsun?
Babası kim?
Pierre Trudeau, Kanada'nın eski başbakanı.
15 yıl başbakanlık yaptı, dile kolay.
Pierre'in babası kim?
Joseph Charles-Emile Trudeau.
Uuuu... İsime bak, biz Jo diyelim kısaca.
Jo'nun dedesi Quebec'de belediye başkanı.
Sene, 1800'ler.
Bizim Jo, biraz büyüyünce Montreal çevresinde 30 kadar benzin istasyonu sahibi oluyor.
İstasyonlara bağlı 15.000 üye ile dernek kurup, bu işten bir servet ediniyor.
Sonra bu istasyonları Champlain Oil'e 1 milyon dolara satıyor.
Sadece petrol değil, Jo maden işlerine de el atıyor.
Her zaman muhafazakar partiyi destekliyor.
Bir de basket takımlarını.
Bir kötülük yok elbet, ne olabilir ki?
Kanada hanedanlığında Trudeau'lar öncesinde Bennett ailesi varmış ama onları tanımadım, söyleyenlerin yalancısıyım.
Kanada'da neredeyse dört nesil, "iktidarı severim, yanaklarından öperim" oynamışlar.
Kanada'dan Fransa'ya atlayalım. General Charles De Gaulle'ün kardeşi Pierre senatör idi, oğlu Philippe de senatör oldu, torun minik Charles de Avrupa Parlementosu'na vekil oldu.
Mitterand Fransaya başkan oldu, oğlu kültür bakanı, eşi de biz pek hazzetmedik ama etkili bir şahsiyet olarak parmağını politikadan çekmedi.
Sarkozy'nin oğlu Jean da vekil olmadı mı?
Villepin'in oğlu Xavier de senatör olmuştu...
Marine Le Pen, Jean-Marie Le Pen'in kızı.
Arjantin'de Kirchner ailesi var ki, say say bitmez. Ondan önce de Peron'lar vardı. Juan Domino Peron, Maria Estela Martines Peron, Maria Eva Duarte de Peron ... Daha geride Roca ve Rodriguez Saa soyu var.
Küba'da rahmetli Fidel'i yolcu ettik, kardeş Raul eksik olmasın boşluğu doldurdu. Ama, Raul'un eşi Vilma Espin de devlet konseyindeydi. Raul'un oğlu Alejandro Küba İçişleri Bakanlığı'nda albay olarak görevli, kızları Mariela da bir yerlerde ...
Çin var ya Çinnnn...
Siz sanıyorsunuz ki, Mao geldi hanedanlık bitti... pışşşııık!
Çin Devlet Başkanı Şi/Xi Cinping, modern Çin'i kuran liderlerden, Şi Zhongxun'un oğlu.
(Bir zamanlar aile böyle idi, şimdi nasıl oldu sizce?)
Baba'nın taaa Kızıl Ordu'dan gelen bir geçmişi var.
Çok önemli bir şahsiyet.
Baba'nın bir diğer önemli evladı (kızı) Qi Qiaoqiao (uyyy bu nasıl isimdir uşaklar).
Qi kendini iş alemine adamıştı.
Özellikle madencilik ve emlak sektörü.
Dedikodu bu ya, Qi'nin pek çok büyük şirkette milyonlarca dolarlık hissesi olduğu söyleniyor.
Şi/Xi'nin pek tanınmayan bir evladı (kız) var, 1992 doğumlu, Xi Mingze, Harvard da okumuş.
Şimdilik gözlerden uzak tutuluyor.
Güney Kore'nin önceki devlet başkanı Park Guen, eski devlet başkanı Park Chung-hee'nin kızıydı.
Benzer bir durum Filipinler için de söz konusu. Malezya'nın başbakanı Najib Razak ülkenin eski başbakanının oğlu.
Hindistan'da Gandhi'ler saymakla bitmez (bu bizim Gandhi değil, İndra ile başlayan kök), saydırıp yormayın beni.
En az 15 kişi, yengeler, damatlar, eltiler, enişteler ...
Bizdeki durum mu?
Ben anlamam böyle şeylerden, hadi gidin, yatın.