top of page

tünaydın ile günaydın

Ey gözü şu an buraya düşmüş muhterem kişi. Şimdi okuyacaklarını sanma ki gerçektir, en az senin, benim ve dahi içinde nefes aldığımız bu tabiat kadar kurgudur. Bunu bilirsek, ilerlemek mümkün olur. O zaman, ilerleyelim.

Günlerden bir gün, Eski Yunan titanlarından Kronos ile güzel eşi Rhea’nın ikiz çocukları olur. Yeryüzündeki zamanı (kronoloji) düzenlemekten sorumlu olan Kronos, ikizlerden ilk doğana (ki bu kızdır)Gyn, ikinci doğana da Thyn (bu da erkek) adlarını verir. İkizler sekiz yaşına gelene kadar, kuğu/insan Leda onlara dadılık yapar. Leda’nın Gyn’e olan sevgisi Thyn’in kıskançlık nöbetlerinde paralanmasına neden olmaktadır. Bir gün, Leda’nın Gyn’i “şu dünyaya gelmiş en güzel şey sensin” diye sevdiğini duyunca, nefreti tavan yapar, büyüdüğünde tüm kuğuları öldürmeye yemin eder.

Kini, önü alınmaz bir hızla büyür ve 18 yaşına geldiğinde, eline bir yay ve ok alarak, yeryüzündeki kuğuları öldürmeye başlar. İşi o kadar abartır ki, geriye sadece Leda ve üç kuğu kalmıştır. Durumdan endişe duyan Leda, olayı titanlar konseyine iletir, konsey de çözüm için Herkül’ü görevlendirir. Herkül, geride kalmış üç kuğu ve Leda ile birlikte Kronos’a gider oğlunun yaptığı hıyarlığı, ‘açık ve net olarak’, anlatır. Duyduklarına çok sinirlenen Kronos, Thyn’i çağırır, öfkesini yüzüne haykırır.

O ana kadar, dünyadaki zaman kronolojisini hep gündüz olacak biçimde ayarlanmış olan Kronos, Thyn ile kötüyü ve karanlığı da görmüştür. Leda’yı ölümsüz ana tanrıça, üç kuğuyu da üç yardımcı sütun olarak tayin eder. Güzelliği, kuvveti ve iyiliği onlar emanet eder. Gündüzü ve aydınlığı, kızı Gyn’e geceyi ve karanlığı da oğlu Thyn’e emanet eder. İşte, o gün bu gündür ghyn/gün her zaman aydınlığı, güneşi, ışığı; thyn/tün ise karanlığı temsiledegelmişlerdir.

Dolayısı ile dilimizdeki “günaydın” sözünün doğrusu “tünaydın” dır, yani karanlıklarınız aydınlansın anlamında bir dilektir.

Bu günkü dilde kullanılan, gün, tün, kün, kin gibi sözcüklerin kökeni buradan kaynaklanır.

Örneğin: Tun: gizli yer Tünel/tunnel=karanlık dehliz, yeraltı geçidi Tünek=geceleme yeri Tunic/tunica/tunik=gece elbisesi (şimdilerde gündüz de giyiliyor). Opportune/opportunus=(op= -e doğru/portus=rıhtım/tunus=rüzgâr) Rıhtımdan (denizden) esen ve havayı karartıp sağanak yağmur getiren, baş belası rüzgâr. Daha sonra (1604)Fransızlar kendi dillerine alırken sözcüğe siyasi içerik katmışlar. Ama aslı bu!

Tuna=Almanya’daki kara ormanlardan doğup, kara ormanların kara çamurlarını taşıdığı için kara akan, döküldüğü denize (Karadeniz) kara ismini kazandıran ve o denizdeki kirliliğin %70’inin kaynağı olan ve bu nedenle adına “tuna” adı denilen nehir. Gun/gün/kün/kin ise yukarda belirtildiği gibi, thyn’in tersine, ışık ve aydınlık anlamında kullanılır. Güneş, gulaş, güney, gündüz, gündem gibi sözcükler hep “-gyn” kökünden türetilmiştir. Ayrıca, Latin dilindeki gyn=dişi, kadın da buradan gelir. Bunun bilimini yapanlara da daha sonra gynecologist demişler. Evet, doğru tahmin ettiniz, gen de gyn’den geliyor, yani kalıtımın aktarılması işi. Jane adı da keza.

Mayalar güneşe “kin” derler, Keltler iyi/olumlu bir şeyi tanımlamak için “kin” derler. Bu eski Mısır dilinde “khen” diye okunur.

“Kun” Çincede “güneşin altında/aydınlıkta birlikte” anlamına gelir.

“Kün” Altay Türkçesinde güneş demektir. Güneşle pişenlerin durumu olmaktır ki o da buradan gelir nitekim. Gördüğünüz gibi bunların tümü kurgudur, referans diye salsam şu aleme, üç vakte kadar üstüne makale yazan çıkar. Aman! Hayatın kendisi kurgu, makale yazacak kadar ciddiye almayın.


öne çıkanlar
en yeniler
arşiv
etiketler
Henüz etiket yok.
takip edin:
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • images
bottom of page