top of page

ah'lar, vah'lar İngilizlere


İngiltere'ye ilk gittiğimde (1974) kazık kadar çocuktum, ayıptır söylemesi.

Londra'da Harrods mağazasını gezmiştim.

İngiltere'nin gururu dediler.

Kraliçe alışverişini buradan yaparmış, anla yani.

380 departman, binlerce çalışan.

Av etleri reyonunu gördüğümde, o yaşta "çüş" demek zorunda kalmıştım.

Tavşanlar, geyikler, sülünler, domuzlar...

Hele o deniz ürünleri?

Koca okyanus önümde... karidesler, ıstakozlar, midyeler, balıklar...

Müze gibi gezmiştim.

(beyni midesinde evrimleşenlerden olduğum, o yaşlarda belli imiş)

Sonra, Mısırlı Muhammed El Fayed satın aldı Harrods'u.

Hatırlarsınız, oğlu Dodi, Leydi Di ile birlikte ölmüştü.

Daha da sonra Katarlılar aldı.

(Kathar şövalyeleri değil, bildiğin, bizim kanka Katarlı can kardeşler)

Bir de Selfridge vardı, böyle saray bozması alışveriş merkezi.

O gururu da Kanadalılar aldı.

Kraliçe bakkala gidiyormuş şimdi.

Diyeceksen, “İngilizlerde gurur duyacak marka çok, iki alışveriş merkezine mi kaldılar?”

Deme!

Pek bir şey kalmadı ellerinde.

Al mesela Jaguar, kime gitti?

Rover? (Land Rover & Range Rover gibi efsane araçları üreten marka)

Önce Ford aldı, sonra da TATA’ya (Hindistan şirketi) sattı.

TATA 2008 yılında, bu iki markaya 2.3 milyar dolar ödedi.

Tut tutabilirsen TATA’yı, “abi bu kadar araba üreteceğiz, bize kaporta için çelik de lazım” dediler ve gidip, İngiliz çelik endüstrisinin devi British Steel’i de aldılar.

TATA zevke geldi, “oldu olacak Tetley’i de alalım” dedi.

O Tetley ki, İngiltere’nin en büyük, en prestijli çay şirketiydi.

(Aynı zamanda dünyadaki ikinci büyük çay şirketi).

Tetley gitti, Typhoo kaldı mı?

Ne gezer... Typhoo (bu da çay) da Hintlilere gitti, 2005 yılında.

Ünlü Beefeater cini?

İçilen cinlerden konuşuyoruz, karıştırmayalım.

Hani logosunda kraliçenin kırmızı urbalı muhafızı var, elinde asası.

"London Dry Gin"

Dost ve kardeş Fransızlara gitti.

Chivas Regal (viski) ile birlikte gitti üstelik.

Dünyaca ünlü prestij "lüx" araba Bentley?

Almanlar aldı, o artık bir Volkswagen arabası.

Eh, hiç olmazsa Rolls Royce ellerinde kalmıştır?

Onu da Almanlar aldı, BMW üretiyor ne zamandır.

Austin?

Çin.

Oturun, hep birlikte İngilizlere ağlama vakti geldi.

Başka başka?

Efsanevi HP sosu vardır İngilizlerin, kahverengi sostur, patatese, fasulyeye, makarnaya ...

Kendisi pek yenilir-içilir bir şey olmadığı halde, İngiliz yemeğini yenilebilir kılan yegane malzeme diye bilinir. Her tadı baskılar, kendini hakim kılar. Adı da Houses of Parliament (Parlamento yani) den geliyor, kısaltıp HP demişler.

Gettttiiii.... Güzelim HP gettiii....

Heinz aldı önce, ama Heinz'i de Kraft aldı.

Amerikalıların oldu yani HP.

Ya futbol takımları?

Onlar tam yağma Hasan'ın böreği.

10 takım.

Manchester United, Aston Villa ve Liverpool’u Amerikalılar almış.

Chelsea ve Portsmouth’u Ruslar.

Birmingham’ı Çinliler.

Manchester City’i Tayland.

Fulham’ı Mısır.

West Ham’ı İzlandalılar.

Ethem Sancak'a bir şey yok mu?

Telefon şebekelerinden biri olan O2’yi İspanyol Telefonica satın aldı.

Diğeri, EE’yi de Almanlar ve Fransızlar aldılar.

Heatrow Havaalanı ise, 2006’dan beri İspanyollarda.

“Tanrı Kraliçeyi korusun”, korusun korumasına da, Buckingham sarayını da satarsa bu tavşan dudaklı, pembe yanaklı İngilizler, Kraliçe’nin hali ne olacak?

Tut ki, sarayı Katar’lı can kardeşlerimiz aldılar ve Cengiz – Limak – Kolin ortaklığına yap-işlet diye verdiler.

Onlar da malum Cengiz’in soyundan gelip, Sultan suyundan gidiyorlar.

Şimdi bu kutsal üçlü İngilizlerin de bir tarafına komaktan imtina etmezler.

Saray girişine yeniçeri, iç avluya mehteran, odalara streçlenmiş meyve tabağı, yatak üstüne gül yaprağı, sofraya kuzu gerdanı.

Yarın lokma pişiriyorum dostlar, tarçını kapan gelsin.

öne çıkanlar
en yeniler
arşiv
etiketler
Henüz etiket yok.
takip edin:
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • images
bottom of page