Batında, zahirde sağ-sol

Bir gün biri peydahlandı önümde, “şövalyenin sol elini atlama” dedi. “Ne var ki sol elde?” dememe kalmadan da kayboldu.
Çağın bilge kralı Google’a sordum, “nedir bu şövalyenin sol eli?” diye, bilmiyormuş.
Bir şeyi de bilme! Birkaç da kitap taradıktan sonra, konu kapandı.
Geçenlerde başka biri geldi, “sol eli atlama, insanın dişil tarafıdır” dedi.
Haydi bakalım ... - Sağ da eril o halde? (başka ne diyebilirsin ki?) - Nasıl bildin? Evet, binlerce yıllık gelenek bunu söyler, insanın vücudundaki kutupların yerleşmesi bu şekilde tanımlanır. Hint mitolojisi evreni bir insan vücudu gibi varsayar, kutuplara Purusha ve Prakriti der.
- Yani?
- Yanisi şu, Ra olan Brahman'ın iki yönü var, Purusha olan, saf bilinçtir, bilinçliliğin yegane kaynağı. Işığın, nurun doğduğu şafaktır; Prakriti ise, yaratılmış olandır, doğadır, doğanın doğuran enerjisidir. Yukarıdaki desen de bunu anlatıyor. Sol elde, yani dişil yanda kılıç var. Ayaklar da buna göre pozisyon alır, sol ayak sağ yandan çıkar, diğeri de sol yandan. Sol olan dişil tarafın saçı siyahtır da, sağ taraf sarıdır, tepeden beyaz fışkırır da, üstüne oturduğu aslan postudur ...
Sağ olan soldur ama sol da sağ, aslına bakarsan, ne sağ vardır ne de sol.

- İkisi birlikte..? Yin ile Yang durumu sanki?
- Zaten yarım olmaz, ayırmak mümkün değil ki...İkisi bütün içinde Bir olandır. İkisi birlikte, ebedi yaratıcı enerjiyi anlatır. Bu eril-dişil durumu neredeyse tüm Doğu geleneğinde vardır.
Hatta Maya’larda bile var iki enerji kutuplu beden (veya evren) ve bunların dengede olma hali. - Beyindeki sağ – sol parçalarla ilişkili mi bu? - Elbette, beynin sağ tarafı dişil, sol tarafı da eril kabul edilir. Beynin sol (eril) tarafı bedenin ters bölümünü, yani sağ tarafını kontrol eder. Keza beynin sağ bölümü de (dişil) bedenin sol tarafını kontrol eder. - Bunun bir de kozmolojisi vardır galiba? - Olmaz mı? Konu zaten ayrılmıyor ki! Neyi neden ayırabilirsin? Herşey bütün içinde, bir minik atom parçacığını anlatırken dahi, koskoca evrenden bahsediyoruz.
Burada insan ister istemez Brahma'ya takılır, çünkü akla Ra, Rahman, Rahim, Rabb gibi sözcükleri getirir, doğrudur da. Kadim Hint öğretisinde Brahma veya Brahman en büyük yaratıcı güç olarak bilinir.
Derler ki, gelenekte Rahman eril olandır, pozitif-aktif enerjiyi o taşır, Rabb ismine dönüşürken dişil olan Rahim (negatif - pasif enerji) ile birleşir ve Rabb çift kutuplu hale dönüşür. Bu durumda, Brahmi dişil olan Rahim karşılığı, Brahman da eril olan Rahman'ın karşılığıdır.
"B-rahman dendiğinde, o 'B' neyi anlatıyor?" gibi bir soru çıkar ortaya.
B harfi, gelenek koridorunda düaliteyi, çift kutupluluğu anlatan bir harf. Her ikisini de içereni anlatıyor.
"İbrahim adı da mı Brahman'dan?"
Evet, Abraham, İbraham, Brahman ... hep aynı yere götürüyor bizi: B- Rahman. Yani, çift kutbu içine almış olan, hem dişil hem eril enerjiyi barındıran yaratıcı güç.
Ama, hepsinin de içindeki temel ses Ra'dır.
...

Yine Hindistan topraklarındayız ama bu sefer Brahman'lardan biraz uzaklaştık. Soldaki resim ünlü Ardhanarishvara. Sağ tarafı eril olan Şiva, sol taraf da dişil olan Şakti.
Şakti, Eski Mısır'da İsis'dir, Hathor'dur (inek), Babil'de boynuzlu İştar (star) dır, Venüs'dür ...
Bir gariplik yok mu?
Sol tarafta dişil olan Şakti ama yanında aslan var, inek olması gerekmiyor mu?
Doğru, bizim düz mantığımız bunu söyler ama gelenekte durum zıtların iç-içeliğinin oluşturduğu denge üstüne kurulmuştur.
Biraz sonra Fu Xi ile Nüva'ya girince konu daha iyi anlaşılacak.
Anadolu batıni geleneğinin Piri, Hacı Bektaş’ın heykelindeki durum da budur.
Pir, sağ elinde ceylan, sol elinde de aslan ile durur.

Şakti - Şiva ikilisinde de, sol elin altında aslan var, sağ elde inek. Dişi taraf kuvveti simgeleyen hayvanı gösteriyor, neden? Yukarıdakinde de sol eldeki kılıç aynı şekilde kuvveti simgelemiyor mu?
Geleceğiz oraya, sen hiç Fu Xi ile Nüva’yı duydun mu? "Duymadım ama işittim...".
- Vay ki vaaay....!
Onlar da duyulmak için bu çağrıyı bekliyorlardı zaten. Açalım antenleri, dekoderleri, anlatsınlar kendileri kendilerini.
Kadim Çin kültürünün eşsiz sembolleridir
Fu Xi ile Nüva. Sen sanırsın ki gönye ve pergeli duvarcılar buldu. Bak Nüva dişil olandır ve elinde pergel var, eril olan da Fu Xi’dir, onun elinde de gönye var. İkisi eş veya kardeş olarak anılsalar da, sonuç olarak eril-dişil birlikteliğini oluştururlar. Yani dengenin esaslı bir sembolüdür.

Buradaki gönye ve pergelin pozisyonu hafif kafa karıştırır. Gelenekte pergel erildir, gönye ise dişil, burada ise duruşlar terstir.
Neden? Ona bakarsan, gelenekte kılıç da erildir, aslan da, güç-kuvvet de ... ama hepsi dişi tarafta. "Ters" diye bakma, işlev olarak, eylem olarak bakmaya çalış.
Ters diye birşey olmaz gelenekte, herşey gelir, yerini bulur, boşlukta kalan, ters görünen varsa o senin gözündendir. - Yani? - Yani, gözün açıldıkça terslik yok olur. Temel prensip yin - yang halidir. Birinci kademede ortaya çıkan Fu Xi (eril) ve Nüva (dişil) dir. İkinci kademede pergel (eril) (tıpkı bildiğini sandığın gibi, mutlu oldun mu?), gönye (dişil) olarak ortaya çıkarlar; üçüncü kademede ise, Nüva (dişil) eril olan pergelle birlikte, Fu Xi (eril) dişil olan gönye ile birlikte belirirler. Anladın mı? Bu ikili yapılar hep birliği anlatmak için içiçe geçmiştir. Gök ve Yer'in (madde ile mananın, soyut ile somut olanın) ahenkli birlikteliğidir anlatılmak istenen. Denge yani.
'B' harfinin gizemi de biraz, bu ikili yapının dengede 'bütün'ü oluşturmasındadır.
- Gelelim şövalyeliğe - Gelelim, nedir şövalyenin temel silahı? - Gülle - Sallama, sallamaaaa... nerden çıktı gülle şimdi? - Yuvarlak ya, belki sembolik bir anlamı vardır demiştim, o zaman kılıç. - Evet, kılıç! Kılıç ne işe yarıyor? - Keser, biçer, yok eder, öldürür... - Bu kılıç Tanrı’nın elindeyse ne için kullanır onu Tanrı? - Adalet - Tanrı’nın hangi elindedir kılıç? - Sol - Nerden bildin? - Kitapta öyle yazıyor. - Kitabı bırak şimdi, sen kendin bil. - Çünkü Tanrı'nın sol tarafı dişil tarafı. Nasıl? - Evet, aynı zamanda sol el (veya sütun veya sefirod) neye karşılık gelir? - Kuvvet - Bu sana başka neyi hatırlatıyor? - Sizinle hece hece söyleyebilirim - Dalga geçme şimdi... ama doğru. Süleyman'ın ünlü mabedi inşa edilirken de, mimar Hiram girişe iki tunç sütun döker, sağdakine Jakin (Yakin), soldakine de Boaz derler. Jakin eril ilkeyi temsil eder, kurucudur; Boaz dişil ilkedir, kuvveti temsil eder. İnsanlar "iki sütun denge için yetmez, ille ortaya üçüncüyü ekleyelim, olmadı dördüncü de olsun ..." diye diye, akıllarına göre sütun eklerler binaya. Bilseler, denge iki temel prensibin birliğinde.
- Adaletin simgesi olan o gözü bantlı, elinde kılıç olan kız kim? - O’na kız demeyelim istersen, o “bayan adalet”, bir tanrıçadır kendisi, Tanrıça Justita. - Aaa, Justice oradan mı geliyor? - Yok, etimolojik olarak oradan gelmiyor, fonksiyonel olarak geldiği yer orası. - Romalı mı kendisi? - Evet, hem de içinden! Şart mı biryerden olması? Sizin köyden çıksa daha mı sevinicen? Romalı olanı Justita, öncesinde Mısır’da Maat var, Helenlerde Dike var, Themis var... var da var, hepsi adaletten sorumlu. - Neden kadın peki? Hem kuvvet sütunu, hem elinde kılıç var, hem aslan, hem de kadın? Bu işde bir terslik yok mu? - Ah ahhhh... ters olan sensin, bunu ne zaman anlayacaksın? Kurtul bu yeryüzü aklından. Bu kadın senin bildiğin kadın değil. Senin içinde de olan, dişil öz desem nasıl olur? İnsanın içindeki dişil (sol) yan onun içine (kendine) dönük tarafını temsil eder. Duygudur, gönüldür, kalptir... Eril (sağ) taraf ise dış dünyayı, maddeyi, bedenin dış dünya ile olan ilişkisini temsil eder. - Yani? - Yanisi şu ki, tanrı insanı maddi evrenin kurallarıyla değil, gönlüyle yargılamayı tercih ediyor, onun için de devreye kadını, kadın olan yanı sokuyor. Kadının hiçbir zaman yanılmayan, tüm zamanların en hassas terazisi olan gönlüne bırakıyor bu işi. - Vay canına! Şimdi anladım, demek ondan Eski Mısır'da Maat ölülerin kalplerini (vicdan) terazinin bir kefesine koyuyor, diğerine de bir kuş tüyü. Vicdan tüyden hafifse, geçiniz öte aleme. Kapıda göğüse pergel dayamak gibi bir şey bu? - Sol yandaki kadın amma, kadın değil bir anlamda, tıpkı Fu Xi ile Nüva gibi, hem o hem de öbürü. Hem kuvvet ama hem de merhamet. Hem güzellik ama hem de bilgelik gibi. - Ee, sen şimdi de sefirodları tarif ediyorsun. Sağ sütun da eril, aynı zamanda bilgeliği temsil ediyordu. - Sen iyice saplanmışsın bu dünya bataklığına, o kadar söyledim, sınıflara ayırma, katagorikleştirme, etiketleme, farklı kılma... bu sentetik ayrıştırmalar hep bu dünya aklının, malumat sevdasının işidir, yerçekimini yendin mi hepsi biter gider. Tao’da, Kabala’da, Buda da, Hacı Bektaş da aynı şeyi söyler. - O zaman şövalyenin sol eli ne oluyor şimdi? - Kaybol gözümün önünden bücür dünyalı.
#kadüse #FuXi #ezoterik #varoluş #insanvedoğası #semboller #sembolik